- IŞIK
: Evlerde oda çiçeklerini genel olarak
" Aydınlık Yerlerde " bulundurmak gerekir. Fakat aydınlık
ile güneşli arasında fark vardır. Çünkü yetiştirilmekte olan pek
çok tür direkt güneş ışınlarına karşı dayanıklı değildir.
Yazın fazla güneş salon çiçeklerinin yapraklarında yanıklar
meydana getirebilir. Yapılan araştırmalara göre
oda çiçeklerinin normal yetişebilmeleri için doğu ve batı yönlerindeki
pencerelerden yararlanmak gerekir.Kış aylarında ise güney yöndeki
pencereler daha avantajlıdır. Birde Çiçekli
bitkilerin çiçeksizlere oranla daha fazla güneşe ihtiyaçları
vardır.
HAVA :
Bitkiler
solunum için Oksijen' e, özümleme içinse
Karbondioksite muhtaçtır. Açık havada yetişen bitkiler için
havadaki %20,95 oksijen ve % 0,03 karbondioksit yeterlidir, fakat
salonlarımızda ki bitkiler için içerideki havanın tazelenmesi
gerekir.Yazın bu işlem pekte zor değildir, fakat kış
aylarında çok dikkat edilmelidir.
- Sıcak
bir odada yetiştirilen bir bitki dikkatsizlik sonucu soğuk hava
akımına maruz bırakılırsa soğuk algınlığına yakalanır
ve yapraklarında sarılık ve esmerlikler görülür. Yapraklar aşağıya
doğru sarkar.
Bitkilerin yalnız toprak üstündeki kısımları solunum yapmaz, aynı
zamanda toprak içindeki köklerin, yumruların, rizomların da
havalanmaya ihtiyaçları vardır.
- Bu nedenle saksı
topraklarını ara sıra hafifçe karıştırmak gerekir.Bitkiler büyüdükçe
toprak içerisinde kalan kökleri de gelişir. Bu nedenle birkaç
yılda bir kökleri zedelemeden daha büyük saksılara alınmaları
gerekir.
- Son araştırmalara göre geceleri saksı bitkilerinin
yatak odalarında bulunmalarında bir sakınca olmadığı tespit
edilmiştir.
ISI : Isının
oda içerisinde sürekli sabit tutulmasına özen göstermek şarttır.
Odanın bazen sıcak, bazen de soğuk olması bitkilerin hasta olmasına
yol açar. Kış aylarında oda sıcaklığının çok düşük olması
bitkilerin gelişimlerini yavaşlatır, yaprak renkleri soluklaşır. Çok
sıcak olma durumunda yapraklarda yanıklar oluşur.
SU :
Hayatın
kaynağıdır. Bitkilerin yapraklarında % 75-95 oranında su bulunur.
Bir bitki susuz büyüyemez. Su topraktaki madeni besi maddelerini
eriterek, bu eriyiğin bitkinin ince kıl kökleri vasıtası ile her
tarafına taşınmasına neden olur. Bitki yapraklarının alt
tarafında bulunan delikçikler kanalıyla fazla suyu buhar halinde
tekrar havaya verir, buna botanikte terleme denir. Bu terleme sayesinde
yüksek ısılara karşı bitki kendisini korur. Bitkilerin pek çoğu
neme ihtiyaç duyar. Kışın havadaki su buharı miktarını
arttırmak için radyatörlerin üzerine içi su dolu kaplar koymak
gerekir. Çiçek severlerin bitkilerinin yapraklarına tazyikli su
sıkmaları ve tozlarını almaları buharlaşma olayına yardımcı
olur. Yalnız üzeri tüylü yapraklı bitkilere sık sık
su serpmek iyi değildir, su damlacıkları tüyler arasına
yerleşir ve dokuda çürümelere neden olur.
Gerektiğinden fazla verilen su bitkilere zarar
verir. Toprak yüzü kabuk bağlar, hava içeriye giremez, kökler
solunum yapamaz. Havasızlık ve fazla nemden köklerde çürümeler
meydana gelir. Bunun sonunda bitki solar. Bu olayın susuzluktan olduğunu
düşünen çiçek meraklıları hasta bitkiye su vermeye devam ederler,
oysa yapılması gereken toprağı havalandırıp, yeni toprak
eklemek ve sulamayı azaltmaktır.
AZOT
: Albominin başlıca temel taşıdır. Bitkinin
normal şekilde büyümesini sağlar. Örneğin; bir lastik ağacının
alt taraftan yukarı doğru yapraklarının sararıp dökülmesi azot
azlığındandır. Azot fazlası da hiç iyi değildir. Bitki mantar
hastalıklarına daha çabuk yakalanır.
FOSFOR ASİDİ :
Azottan sonra bitki için ikinci derecede önemli bir besin maddesidir.
Saf fosfor bitki için zehirdir, fakat fosfor asidi çiçek
tomurcuğu oluşumu için gerekli bir maddedir.
POTASYUM : Bitkilerin
çiçek açabilmeleri için iç yapılarında yeteri kadar potasyumu
depolamış olmaları gerekmektedir. Eksikliğinde büyüme zayıf olduğu
gibi hastalıklara da daha çabuk yakalanırlar.
KİREÇ : Bitkilerin
temel besin maddelerinden olan kireç, bitkide ve toprakta asidi nötr
hale getirir.Fakat herşey gibi onun da azı veya çoğu zararlıdır
ORGANİK GÜBRELER
: Büyük ve küçük başlı tüm çiftlik hayvanlarının dışkıları
bu gruba girer. Bu gübreler topraktaki mikro organizmalar tarafından
bitkilerin beslenmeleri için uygun hale getirilirler. Bu tür gübrelerin
etkileri uzun müddet devam eder.
ANORGANİK GÜBRELER
: Bunlar yapay, kimyevi ve ticaret gübreleridir. Doğada
bulunan maddelerden elde edilir. Bu gübreler suda kolay erirler, kökler
tarafından kolayca alınırlar. Çok fazla verilecek olursa, bitkinin kök
ve yapraklarında yanıklara neden olurlar. Tablet, toz, çubuk ve sulu
şekilde satılmaktadırlar, zengin azot, fosfor, potas ve kireç
bulundururlar. Tavsiye edilen miktarlarda kullanmak yararlıdır.

|